Ah, hayat. Hepimiz ağlayarak ve çıplak başladığımız, sonunda yine aynı çıplaklıkla ama daha az saç ve daha çok pişmanlıkla tamamladığımız, ağır çekimde anlatılan kozmik bir şaka. Bütün o spiritüel influencer’lar iki zayıflama hapı reklamı arasında "Hayat kısa," diyor. Ama asıl bahsetmedikleri şey şu ki; hayat kısa olsa bile seni yürüyen bir sitcoma dönüştürecek kadar da uzun.
Macerana büyük heyecanla başlarsın. Bir çocuksun, hiçbir şey bilmiyorsun, ama herkes lazımlığa çiş yaptığın için seni alkışlar. 20 yıl ileri sar, o pahalı akıllı telefonunu metroda unutursan — hani şu paranoya bedava diye, 12 taksitle ve genişletilmiş garantiyle aldığın telefon var ya — artık kimse seni alkışlamaz. Sadece çağrı merkezindeki görevli kibarca sorar: "Şüphelendiğiniz biri var mı?"
Sonra ergenlik gelir. Her konuda haklı olduğunu düşündüğün bir dönemdir bu, özellikle o emo saç kesiminin sana bir kişilik kattığı konusunda. Spoiler: tek kattığı şey, utanç verici fotoğraflar ve asitle silmek isteyeceğin anılar.
Ardından kariyer dönemi başlar. "Sevdiğin işi yapacaksın," tabii sevdiğin şey pasif-agresif e-mailler göndermek ve takım elbiseli insanların sanki kadim bir ritüelmiş gibi sürekli "bunu sonra tekrar değerlendirelim" dediği toplantılara katılmaksa.
Aşk mı? Hah! Hayat gerçek anlamda sadece bir kez âşık olacak, sonra "karmaşık bir durum" tarzı bir mesajla terk edilecek ve gece yarısı "90’ların hangi unutulmuş aktörüne benziyorsun?" gibi online testler doldurarak nerede hata yaptığını anlamaya çalışacak kadar uzun.
Yaşlılık sinsice gelir. Bir gün kulaklarında çıkan kıllarla ve hava durumu hakkında keskin görüşlerle uyanırsın. Yarın ölebilirsin, ya da Facebook’a kafan karışık şekilde "Tüm gerçek dostlarıma günaydın!" yazacak kadar yaşayabilirsin, ve hiçbir beğeni almazsın. Yeni neslin 90’ların modasını "retro cool" diye yeniden keşfettiğini görecek kadar uzun yaşarsın; oysa sen hâlâ o yıllardan kalma kıyafetlerini giyiyorsun ve onlara vintage değil, pijama diyorsun.
Hayat kısa bir espridir ama asıl komik kısmı onlarca yıla yayılır. Fırsatları kaçıracak, partilerde saçma şeyler söyleyecek, süpermarkette hep en yavaş kuyruğa girecek ve yanlışlıkla "Seni seviyorum" mesajını WhatsApp’taki veli grubuna gönderecek kadar uzundur.
O yüzden yaşa. Hata yap. Komik ol. Madem bu kozmik pembe dizide oynuyorsun, bari rolünü tutkuyla oyna.
Çünkü hayat kısa olabilir, ama seni müthiş bir gösteriye dönüştürür!
Kendini bu yazıda bulduğunu kabul etmenin zor olduğunu biliyorum, ama en azından paylaş — belki insanlar senin sadece şanssız değil, aynı zamanda mizah duygun olduğunu düşünür.